DİJİTAL DÜNYADA GÜVENDE MİYİZ?

Çankaya Üniversitesinde, teknoloji ve internetin bilinçli ve güvenli kullanımının hukuki, teknolojik ve psikolojik olarak değerlendirildiği ‘Dijital Dünyada Güvende Miyiz?’ paneli gerçekleştirildi. 24 Aralık 2020 Perşembe günü, saat 14.00’te düzenlenen panelin moderatörlüğünü Çankaya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Buket Akkoyunlu üstlendi. Panelde, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Uğur Öner, İdare Hukuku Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Eser Us Doğan ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Nurdan Saran konuşma yaptı.

“İfade özgürlüğü kavramı ortaya çıkıyor”


İdare Hukuku Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Eser Us Doğan, “Sosyal Medyada Kişilik Hakları ve Korunması” konulu konuşma yaptı. Us, özellikle pandemi sürecinde insan ilişkilerinin sosyal medya üzerinden gerçekleştirildiğini belirterek, “Kişilik hakları ve sosyal medyada yapılan kişilik ihlalleri meseleleri bizim için özellik arz etmektedir. Sosyal medya denildiğinde karşımıza bir sürü kavram çıkıyor. Bu kavramlardan en temeli ifade özgürlüğü. Sosyal medya sitelerinin içeriklerini kişiler kendileri oluşturdukları için burada yaptıkları her türlü paylaşım, anayasal güvence altında olan ifade özgürlüğünü gündeme getiriyor” dedi.

DİJİTAL DÜNYADA GÜVENDE MİYİZ?

“İfade özgürlüğü anayasa ile sınırlandırılmaktadır”


Us, konuşmasında, sosyal medyada ifade özgürlüğü kullanılırken ihlal edilen kişilik haklarından milli güvenlik, iletişimin gizliliği, müstehcenlik, hakaret gibi birçok ifade özgürlüğünün sınırlandırıldığı alanlara kadar birçok konuya değindi. Kişilik haklarının hukuk tarafından korunan maddi ve manevi değerlerin bütünü olduğunu açıklayan Us, “Maddi değerler, yaşam hakkı, vücut bütünlüğü, gerek fizyolojik gerek psikolojik sağlık. Manevi değerler olarak herkesin sahip olduğu, vazgeçilmez, devredilmez olan özgürlüklerdir. Kişinin ismi, lakabı, sahne ismi, şeref ve haysiyeti manevi değerlere girmektedir. Bu sadece kişiler için değil firmalar, tüzel kişilikler için de geçerli. Bir firmanın ürününü kötüleme, boykot etme gibi ifadeler hukuki sonuçlar doğurabilir” diye konuştu. Us, kişisel verilerin sosyal medyada paylaşılması, haberleşmenin gizliliği ve son yıllarda görülen nefret söylemleri konuları hakkında da bilgi vererek, hukuki yaptırımlarını anlattı.

“Gerçek dünyada güvende miyiz?”


Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Nurdan Saran, “Bilgi Güvenliği ve Kullanıcı Bilincinin Önemi” hakkında bilgi verdi. Saran, “Dijital ortamda güvende miyiz sorusuna, teknoloji üzerine, bilgi güvenliği üzerine çalışan biri olarak cevap vereceğim. Bu soruları cevaplandırırken şu soruları sormak istiyorum; ‘Acaba gerçek dünyada güvende miyiz?’, ‘Gerçek dünyada güvende olmak için neler yapıyoruz?” diye sorarak görüşlerini açıkladı. Saran, şöyle konuştu: “Gerçek dünyada her birimiz kişisel güvenliğimizi sağlamak için odamızın, evimizin, arabamızın kapısını kilitliyoruz. Ya da kasamızı kilitliyoruz. Bunları kilitlerken de ortak bir anahtar olsun istemiyoruz. Her biri için ayrı ayrı anahtar kullanıyoruz. Oysa ki dijital ortama geçtiğimizde daha rahatız. Birçok kişide ‘Dijital dünyada benimle ilgili çok fazla bilgi yok, bana ne olacak ki?’ düşüncesi hâkim. Bilgi güvenliği üzerine çalışan birçok kurum ve kuruluş, güvenlik üzerine önlem alsa da son kullanıcının almadığı önlemler açık kapı bırakabiliyor. Bu nedenle kullanıcı bilincinin önemli olduğu fikrindeyiz.”

DİJİTAL DÜNYADA GÜVENDE MİYİZ?

“Pandemiyle birlikte siber saldırı oranları arttı”


Türkiye’de Ocak 2020 itibariyle 62 milyon internet kullanıcısı bulunduğunu ifade eden Saran, 2020 verilerine ilişkin sayısal veriler paylaştı. Saran, bir yıl öncesine göre internet kullanıcılarının % 4 arttığını belirterek, “Geçen yıl Türkiye’deki kullanıcıların internet kullanım oranı günde 7 saat. Pandemi nedeniyle firmaların %80’i bu yıl siber saldırılarda artış olduğu fikrinde. Bankalara yönelik saldırılarda %238 artış olduğu hesaplanıyor. Kişilerin bilgilerin ortaya çıktığı saldırı türlerinde ise % 600’lük bir artış görünüyor. Bu tür saldırılara maruz kalmamak için kişilerin özellikle güçlü parola kullanmaları büyük önem taşıyor” diye konuştu.

“Dijital dünyaya bağımlı hale gelmiş durumdayız”


İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Uğur Öner “Dijital Dünya ve Kötüye Kullanımı” konulu sunum yaptı. Öner, dijital dünyanın kötüye kullanımlarının insan psikolojisiyle, insan ilişkileriyle bağlantısına dikkat çekti. Dijital dünyanın bireyi, toplumu, yaşamı, ekonomiyi, siyaseti, sanatı, yaşamın hemen hemen her alanını etkilediğini ifade eden Öner, “İnsanın psikolojik dünyasını yoğun bir biçimde etkilediği için yaşamımızın odak noktasında yer almaktadır. Koronavirüs nedeniyle dijital dünyaya bağımlı hale gelmiş durumdayız. Yaşamımızı sürdürebilmemiz hemen hemen dijital teknolojik aletleri kullanabilmeye bağımlı kıldı bizleri. Hem çok işimize yaradı, hem de yaşamımızın odağında yer alarak yaşamımızı ele geçirdi” dedi.

“Özellikle çocuk ve gençler için güvenlik çok önemli”


Prof. Dr. Öner, bu nedenle teknolojinin çok özenli kullanılması gerektiğini belirtti. Dijital dünyanın bilgiye erişim imkanı sağladığını vurgulayan Öner, “Özellikle pandemiyle birlikte sosyal ilişkiler dijital dünya üzerinden götürülüyor. Tabi bu yüz yüze iletişim kadar doyum sağlıyor mu? Hayır. Ama şuan buna mecburuz. Çünkü gündemi takip etmek, alışveriş ve resmi işlerimizi takip etmek için dijital dünyayı kullanıyoruz. Öyleyse teknolojinin kolaylaştırıcı ve dönüştürücü yönünü göz ardı etmememiz gerekiyor. Ancak eleştirel bir bakış açısıyla, dijital okur-yazar olmalıyız. Dijital teknolojinin yaşamdaki yerini mutlaka sorgulamamız gerekiyor. Gizlilik ilkelerine özen göstermemiz gerekiyor. Güvenlik çok önemli bir sorunsal. Her birey kendi kullanımları, sınırları içerisinde kendi ayak izlerini kendi düzenlemesi gerekiyor. Özellikle çocuklar ve gençler için daha çok önem kazanıyor. Bence yetişkinler için de önemli ama çocuklar ve ergenlerin kullanımları ve internet kullanımları, akıllı telefon kullanımları gayet bilinçli olmalı. Burada topluma ve ailelere, eğitim kurumlarına çok önemli görevler düşüyor. Teknoloji kullanımı, çok kolay bir şekilde siber zorbalığa dönüşebiliyor. Çocuklarımıza, yakınlarımıza, çevremizdeki kişilere bu konuda eğitim vermek zorundayız” diyerek sözlerini tamamladı.